Son yıllarda sosyal medya platformları, bireylerin kendilerini ifade etme biçimlerini büyük ölçüde değiştirdi. Özellikle gençler, anlık görüntü ve video paylaşımının hızlı ve kolay olmasının etkisiyle, dikkat çekmek için daha fazla çaba harcıyorlar. Ancak bu çabaların kimi zaman ne denli tehlikeli sonuçlar doğurabileceği göz önüne alındığında, "video uğruna canından oluyordu" ifadesi akıllara geliyor. Son dönemde yaşanan bir olay, bu durumu bir kez daha gözler önüne serdi ve sosyal medya bağımlılığı ile riskli davranışların tehlikelerini tartışma konusu haline getirdi.
Birçok genç, sosyal medyada popüler olmanın yollarını ararken, hayati riskleri göz ardı edebiliyor. Özellikle son zamanlarda ortaya çıkan "tehlikeli video çekim trendleri", bu risklerin boyutunu artırıyor. Örneğin, yüksekten atlama, kaydıraktan düşme veya motorlu taşıtlarla hız denemeleri gibi eylemler, sadece eğlenceli görünmekle kalmıyor; bu tür davranışlar pek çok gencin yaralanmasına veya daha kötüsü, hayatını kaybetmesine neden oluyor. Geçtiğimiz günlerde, bir grup genç arkadaşının sosyal medya için tehlikeli bir video çekmeye karar vermesiyle başlayan trajik olay, bu durumun ciddiyetini gözler önüne serdi.
Olay, bir grup gencin yüksek bir binanın çatısında video çekme kararı almasıyla başladı. Gençler, burada yapacakları gösterilerle hem adrenalin dolu anlar yaşamak hem de sosyal medya platformlarında takipçi sayısını artırmak istemekteydi. Ancak kısa süre içinde, durumu dengelemek ve eğlenceli bir içerik oluşturmak adına yaptıkları eylemler, beklenmeyen bir kazaya sebep oldu. Arkadaşlarından biri, dengesini kaybederek düşüp ağır yaralandı. Bu durum, hem arkadaşları hem de çevredekiler arasında büyük bir panik yarattı.
Bu olay, yalnızca bir kişinin başına gelen bir talihsizlik olmaktan öte, gençlerin sosyal medya üzerindeki baskının ne denli büyük olduğunu gösteriyor. Eski nesillerin gözünde "sıradan" bir meleke ya da eğlence olarak görülen bazı davranışlar, bugünün gençleri için adeta bir "hayatta kalma mücadelesi" haline geliyor. Takipçi sayısı, beğeni ve paylaşım sayıları üzerinden şekillenen bir rekabet ortamı, gençleri düşünmeden hareket etmeye itiyor.
Dijital medya, gençlerin sadece kendilerini ifade etme biçimini değil, aynı zamanda risk algılarını da etkiliyor. Sosyal medyada popüler olabilmek için yapılan ve çoğunlukla tehlikeli olan bu tür eylemler, gençlerin sınırlarını zorlamalarına neden oluyor. Uzmanlar, bu durumun sadece bir nesil sorunu olmadığını, toplumun genelinde yaygın bir sorun haline geldiğini belirtmektedir. Gençlerin cesur ve değeri dolayısıyla tehlikeli davranışlar sergilemesi, yalnızca bireysel olarak değil, çevreleri açısından da ciddi sonuçlar doğurabiliyor.
Sonuç olarak, sosyal medya üzerinden ortaya çıkan bu tür tehlikeli davranışların artması, ebeveynler ve eğitimciler için ayrı bir sorumluluk doğuruyor. Gençlerin bilgilendirilmesi, tehlikelerin anlatılması ve sağlıklı sosyal medya alışkanlıklarının kazandırılması için etkin çözümler üretilmesi gerekmektedir. Bu konuda toplumun her kesimine düşen görevler var. Sosyal medyanın eğlenceli ve eğitici yönlerini öne çıkarmak, gelişmekte olan nesillerin daha bilinçli bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayabilir. Yakın geçmişte yaşanan bu talihsiz olay, gençlerin etkin ve güvenli bir şekilde sosyal medya kullanımlarına dair önemli bir ders olarak hafızalarda yer etmelidir.