Sosyal medya, günümüzde gençlerin yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Özellikle ergenlik döneminde olan bireyler, sosyal medya platformları üzerinden paylaşılan içeriklerle şekilleniyorlar. Ancak bu durum, bazı tehlikeli eğilimlerin de ortaya çıkmasına neden oluyor. Son zamanlarda dikkat çeken bir trend, ergenlerin ölümcül olabilecek davranışları "havalı" bulması. Bu durum, gençlerin sosyal medya üzerindeki baskı ve hayranlık duydukları influencer'ların etkisiyle bağlantılı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor.
Ergenler, kimliklerini bulmaya çalıştıkları ve çevreleriyle kabul görmek istedikleri bir dönem içerisindeler. Bu nedenle, sosyal medya platformları üzerinden yayılan ve belirli bir popülarite kazanan içeriklere büyük ilgi duyuyorlar. Ancak bazen bu içerikler, gerçek hayatta tehlikeli sonuçlara yol açabilecek davranışları yüceltiyor. Örneğin, "havuç sıçraması" veya "mavi balina" gibi trendler, gençlerin hem fiziksel hem de psikolojik sağlıklarını tehdit eden tehlikeli davranış biçimleri olarak tanımlanabilir. Bu tür eylemler, gençlerin kendilerini kanıtlama arzularını besliyor; fakat sonuçları genellikle yıkıcı olabiliyor.
Sosyal medya fenomenleri, gençlerin üzerindeki etkileri nedeniyle ciddi bir sorumluluk taşımaktadır. Fakat kimi influencerlar, takipçileri arasında popülarite kazanmak uğruna tehlikeli ve sağlıksız davranışları teşvik edecek içeriklere yer veriyor. Bu durum, ergenlerin kendileriyle ilgili algılarını zedelediği gibi bağımlılık ve anksiyete gibi psikolojik sorunlara da yol açabiliyor. Gençler, takip ettikleri fenomenlerin yaşam tarzlarını benimserken, risklerini hesaplamadan hareket edebiliyorlar. Örneğin, bir influencer’in yaptığı cesur bir akrobasi hareketi, gençler arasında bir trend haline gelirken, bu hareketi gerçek hayatta denemek isteyenlerin başına kötü olaylar gelebiliyor.
Ergenlik dönemindeki bireylerin, sosyal medya üzerindeki içeriklerin gerçekliğini kavrayamaması ve bu içeriklerin değerlendirilmesindeki eksiklikleri, tehlikeli davranışları normalleştirebiliyor. Dolayısıyla, bu davranışları "havalı" veya "trend" olarak değerlendirmeleri, ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Aileler, bu durumla ilgili farkındalık oluşturarak çocuklarıyla iletişim kurmalı ve sosyal medyadaki içeriklerin gerçek yaşam üzerindeki etkilerini tartışmalıdır. Ergenlerin, riskli davranışlar hakkında daha fazla bilgi sahibi olmaları, kendilerini koruyabilmeleri adına büyük önem taşıyor.
Günümüzde sosyal medyanın sunduğu fırsatlar kadar tehlikeleri de göz önünde bulundurulmalı. Gençlerin bu tehlikeli trendlerden korunmaları için hem eğitici programa ihtiyaçları vardır hem de sağlıklı bir çevre geliştirebilmeleri adına desteklenmeleri gerekmektedir. Bunun için okullarda sosyal medya kullanımı hakkında eğitici seminerler düzenlenebilir ve aile iletişimi güçlendirilebilir. Sosyal medya burada bir köprü görevi görmeli ve sağlıklı yaşam alışkanlıklarını teşvik eden bir mecra haline gelmelidir. Ancak bu, herkesin iş birliği yapması gereken bir süreçtir; özellikle aileler, eğitmenler ve sosyal medya platformları arasında güçlü bir ortaklık oluşturulmalıdır.
Sonuç olarak, sosyal medyanın sunduğu birçok fırsat kadar beraberinde getirdiği riskler hakkında da sağlıklı, açık ve doğru bir iletişim şart. Gençlerin, bu tür tehlikeli trendlerden korunabilmesi ve yaşamlarını tehdit eden durumlardan uzak kalabilmeleri için bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Böylece, ergenlerin kendilerini ifade etmeleri sağlıklı yollarla mümkün olacak ve yaşamlarına olan olumsuz etkiler en aza indirgenecektir.