Türkiye, son yıllarda Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) tarafından gerçekleştirilen birçok dolandırıcılık olayıyla sarsıldı. Yalnızca devlete değil, bireylere de büyük zararlar veren bu örgüt, özellikle içindeki kişiler tarafından sahte projeler ve söylemlerle insanları ikna ederek büyük vurgunlar elde etti. Bu durum, toplumda ciddi bir güvensizlik ortamı yaratırken, insanların birbiriyle olan ilişkilerini de olumsuz etkiledi. Özellikle kendisini 'hayırsever' olarak tanıtan bazı kişilerin, FETÖ bağlantılı dolandırıcılık olaylarına karıştığı bildirildi.
FETÖ, yıllarca süren propaganda ve yalanlarla devlete ve topluma sızmayı başardı. Örgüt, özellikle eğitim kurumu ve dernekler aracılığıyla birçok insanın güvenini kazanarak, zihinlerde 'dürüst bir imaj' oluşturmayı başardı. Ancak bu görünüm, aslında insanları dolandırmak için kullanılan bir maskeden başka bir şey değildi. İnsanlar, kendilerini 'hayırsever' veya 'toplum yararına' faaliyetler gösteren kişiler olarak tanıtan bu kişiler aracılığıyla, çeşitli hayali projelere yatırım yapmaları için yönlendirildi. Bu süreçte, birçok kişinin birikimi veya tasarrufu, yalanların peşinde harcandı.
FETÖ mensuplarının, bu dolandırıcılık faaliyetleri sırasında kullandıkları en önemli araçlardan biri de sosyal medyadır. Platformlar üzerinden yayılan yanlış bilgiler ve sözde projelerin reklamı, gündelik yaşamlarında güven arayan bireyler için çekici hale getirildi. Daha sonra bu yolla elde edilen paralar, örgütün diğer faaliyetlerine aktarılırken, yaşanılan trajedi daha da derinleşiyordu. İnsanlar, umutlarını kaybederek hem maddi hem de manevi olarak zarar görüyordu.
Sonuç olarak, FETÖ ile bağlantılı dolandırıcılık olayları, güvenlik ve hukuki süreçlerin hızlandırılmasına sebep oldu. Devlet yetkilileri, bu tür dolandırıcılık faaliyetlerinin önüne geçebilmek için çeşitli önlemler alırken, ayrıca bir çok insan dolandırıldığını fark ettikten sonra hukuki yollara başvurmaya başladı. Ancak ne yazık ki, bazıları için bu süreç geç kalmış oluyordu. Zira, gözaltına alınan veya tutuklanan bazı dolandırıcılar, sanık olarak tutuklansa da, mağdurların kaybettikleri paraların büyük bölümü geri alınamadı.
Toplumda ortaya çıkan bu durumu fark eden bazı sivil toplum kuruluşları, FETÖ ile bağlantılı dolandırıcılık olaylarını en aza indirmek amacıyla bilgilendirme kampanyaları düzenlemeye başladı. Bilinçlendirme çalışmalarıyla, bireylerin güvenliklerini artırmak hint de önemli bir adım olarak değerlendiriliyor. Medyanın da katkısıyla, özellikle sosyal medyada dolaşan yalan ve iftiraların daha dikkatli incelenmesi gerektiği belirtiliyor.
Sonuç olarak, FETÖ’nün yalanlarıyla milyonluk vurgunlar gerçekleştirilirken, bir taraftan da toplumda güvenin zedelenmesi gibi ciddi sonuçlar ortaya çıkıyor. Bu tür olayların önüne geçebilmek ve yasaların keskin pençesiyle karşılaşmaları için, tüm bireylerin dikkatli olması ve bilgilendirilmesi büyük bir önem arz ediyor. Gelecekte, bu tür yasadışı faaliyetlerinin daha da yayılmaması için toplumun her kesimine büyük görevler düşmektedir.