Gelişen teknolojiyle birlikte yapay zeka uygulamaları hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Son yıllarda popülerlik kazanan ChatGPT gibi tıkanıklık yaratan dil modelleri, iletişimden eğitime, içerik üretiminden müşteri hizmetlerine kadar birçok alanda devrim niteliğinde gelişmelere imza attı. Ancak, bu yapay zeka sistemlerinin arka planda çalışan enerji tüketimi ve çevresel etkileri üzerine yapılan araştırmalar, dikkat edilmesi gereken bir başka açıdan gündeme geliyor. Son dönemde yapılan bir araştırma, ChatGPT kullanımı sırasında her bir e-posta gönderiminin yaklaşık bir şişe su tüketimine eş değer olduğunu ortaya koydu.
Yapay zeka sistemleri, büyük veri setleri üzerinde çalışarak birçok karmaşık işlemi hızlı bir şekilde gerçekleştirebiliyor. Bununla birlikte, bu karmaşık işlemler, büyük miktarda enerji tüketimine ve dolayısıyla çevresel etkilerin artmasına yol açıyor. Özellikle dil modellerinin eğitim süreçleri, bilgisayarların yüksek işlem gücüne erişmesini gerektiriyor; bu da büyük veri merkezlerinin sürekli çalışması demek. Sürekli çalışan bu veri merkezleri, hem elektrik tüketimi hem de soğutma sistemleri için ciddi su kaynakları kullanmaktadır. Araştırmalar, veri merkezlerinin dünya genelinde enerji tüketiminin %2-3’ünü karşıladığını ve bu rakamın giderek arttığını göstermektedir.
ChatGPT gibi modellerin çalışabilmesi için gereken işlem gücünün su tüketimini etkilediği artık bir gerçek. Bir e-posta göndermenin arkasında yatan işlem süreci, yalnızca sunucuların çalışmasını değil, aynı zamanda havalandırma sistemlerinin de devrede olmasını gerektiriyor. Ortalama bir e-posta gönderimi, sunucuların çalışma süresi ve diğer destek sistemleri düşünüldüğünde, yaklaşık bir şişe su tüketiyor. Bu su, soğutma ve işleme süreçlerinde kullanılıyor. Örneğin, bir dil modelinin arka planda çalışması sırasında, su buharı gibi yan ürünler de oluşuyor ve bu da çevresel etkiyi artırıyor. Giderek büyüyen dijital ortam, daha fazla su ve enerji gereksinimini beraberinde getiriyor.
Bu tespitler, aynı zamanda dijital hizmetlerin sürdürülebilirliği konusunu da gündeme getiriyor. Kullanıcıların, dijital platformları daha verimli ve çevre dostu bir şekilde kullanmaları konusunda bilinçlenmeleri gerekiyor. Yapay zeka uygulamalarının çevresel etkileri konusunda farkındalık sahibi olmak, hem bireyler hem de kurumlar için büyük önem taşıyor. Bu bağlamda, sürdürülebilir teknolojilere yönelmek ve çevresel impact’ı azaltan çözümler geliştirmek gündem maddesi haline geliyor.
Sonuç olarak, ChatGPT gibi modern yapay zeka sistemlerinin sunduğu faydalar yadsınamaz ancak bu faydaların getirdiği çevresel maliyetleri de göz önünde bulundurmak gerekiyor. Kullanıcılar olarak hem toplumsal hem de çevresel sorumluluklar üstlenerek, etkili teknolojilere yönelmek ve bu teknoloji ile olan etkileşimlerimizi daha sürdürülebilir hale getirmek, geleceğimizi koruma yolunda önemli adımlar olacaktır. Dolayısıyla, teknolojimizi kullanırken yaratılan bu çevresel etkileri göz önünde bulundurmalıyız ve daha az su tüketen, enerji dostu alternatifler üzerinde çalışmalıyız.