Hayatta birçok zorlukla karşılaşırız, bazıları da bu zorluklarla başa çıkarken sevdiklerini kaybetmek zorunda kalırlar. Türkiye'de yaşayan 21 yaşındaki Elif Yıldırım, bu zorlukla büyük bir mücadele içinde. Küçük yaştaki bir kızını kaybeden anne, yıllar sonra kendisine de kanser teşhisi konulduğunu öğrendiği an, yaşamının ne denli zorlaştığını çok iyi biliyor. Elif'in hikayesi, sadece bir ailenin yaşadığı acıyı değil, aynı zamanda kanserle mücadelede toplum desteklerinin ne denli önemli olduğunu da gözler önüne seriyor.
Elif, 2017 yılında 15 yaşındaki kızı Asya'yı kanser nedeniyle kaybetti. Ailesi için her şey daha o gün değişti. Asya'nın hastalığı, ailenin hayatında derin izler bıraktı. Elif, bu zorlu süreçte sadece demoralize olmakla kalmadı, aynı zamanda kızı için güçlü olmaya çalıştı. Ancak yaşadığı acı, zamanla içindeki yarayı açmaya başladı. Asya'nın tedavi sürecinde yaşananları artık ardında bırakmaya çalışırken, hayatın ona başka bir sınav sunacağından habersizdi.
Çocukların mücadele ettikleri hastalıklar, ebeveynler için farklı bir acı demektir. Elif, kızı Asya'nın hastalığında yoğun destek almasına rağmen, kaybetmenin verdiği derin acıya hazırlıklı değildi. “Kızımı kaybettiğim gün, hayatımda her şey değişti. Birçok şeyden vazgeçtim, yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu öğrendim” diyen Elif, o gün sadece kaybetmenin acısını değil, aynı zamanda yaşama tutunmanın da önemini fark etti. Ancak birkaç yıl geçtikten sonra, Elif kendi sağlığı hakkında bir endişe yaşamaya başladı.
2023 yılı baharında, Elif, aşırı yorgunluk ve sürekli bir halsizlik hissi ile doktora gitmek zorunda kaldı. İlk başta doktoru bu durumun stres ve kayıptan kaynaklandığını düşündü. Ancak yapılan tetkikler sonucunda Elif'in kanser hastalığına yakalandığı bilgisi ile sarsıldı. “Doktordan bunu duymak, kızımı kaybettiğim anı yeniden yaşatmış gibi hissettirdi. Geçmişte yaşadıklarım bir anda gözümün önüne geldi ve tekrar mücadele etmem gerektiğini düşündüm,” diyen Elif, güç bulmak için ailesinin ve dostlarının yanında olmasını sağladı.
Yeni tanı, Elif için bir dönüm noktasıydı. Hem psikolojik hem de fiziksel olarak yeniden mücadele etmesi gerekiyordu. Bu zaman zarfında onun eski travmalarını yürekten hisseden aynı zamanda geçmişte yaşanmışlıkların ağırlığı ile dolu bir anne, yeniden güçlü durmaya çalıştı. “Hayatta kalmak için savaşmam gerektiğini biliyorum. Asya'nın anısını yaşatmak ve onun için mücadele etmek zorundayım” diyor. Elif’in tedavi sürecinin başlaması, ailenin ve arkadaşların da ona daha fazla destek vermesine yol açtı.
Elif, tedavi süreci boyunca, hastalığı hakkında daha fazla bilgi edinmeye, toplumdaki benzer durumda olan insanlarla iletişim kurmaya başladı. Hedefi sadece kendisinin değil, benzer bir hastalıkla mücadele eden diğerlerinin de yaşam kalitesini artırmaktı. “Kendime bir söz verdim. Kızımın anısını yaşatacağım ve benzer durumda olan herkesin sesi olacağım” açıklamasıyla, Elif kendisine yeni bir yol çizmeye karar verdi.
Elif’in hikayesi, sadece bireysel bir mücadelenin ötesine geçerek, toplumda kanser hastalıkları ve önleme stratejileri üzerinde farkındalık yaratma çabası ile birleşiyor. Aile içindeki destek, bu hastalıkla başa çıkmanın en önemli unsurlarından biri olarak öne çıkıyor. Birçok insan, yaşadığı zorlukları paylaşmanın önemini bir süre sonra fark ederken, Elif gibi bireyler de evrensel bir dayanışma örneği sunuyor.
Bugün, Elif, tedavi sürecine devam ediyor. Umutları, sadece kendisini değil, aynı zamanda sevdiklerini de daha sağlıklı bir yaşama taşıma isteğidir. Onun hikayesi, hayatta kalma mücadelesinin sadece bireysel değil, aynı zamanda toplumsal bir mesele olduğunun altını çizerken, bir avuç insanın hikayeleriyle daha büyük bir destek ağı oluşturulması gerektiğini de gündeme getiriyor.
Elif’in önceliği kendisini iyileştirmek ve aynı zamanda kanser hastalığı hakkında farkındalık yaratmaya devam etmek. “Beni kullandıklarını düşündüğümde, bu sorunu nasıl daha fazla kişiye ulaştırabileceğimi düşünüyorum. Güçlü bir toplum ve ilk yardım desteği sağlamak için çalışmalıyım” diyor.
Sonuç itibarıyla, Elif’in hikayesi yalnızca öznel bir mücadele değil, aynı zamanda insanların bir araya gelerek dayanışma içinde güçlü kalabileceklerini de gösteriyor. Kayıplar ve mücadeleler, hayatta kalma çabası içinde umudun her zaman var olduğunu hatırlatıyor. Kanser, yalnızca bir hastalık değil, aynı zamanda hayatın bizim için sunduğu zorlu bir sınavdır. Bu sınavı birlikte aşmak ise elbette hepimizin en önemli amacı olmalıdır.