17 yıl boyunca her gün sokaklarda ekmek kırıntısı toplamaya devam eden Ali Usta, sıra dışı bir hikayeye sahip. Çevresindeki gözlemciler, onun neden bu kadar uzun süredir bu işle uğraştığını merak ediyor. Ancak Ali Usta'nın bu işe olan bağlılığı ve motivasyonu, yalnızca ekonomik ihtiyaçlardan değil, daha derin bir inançtan kaynaklanıyor. “Allah rızası için bu işi yapıyorum” diyen Ali Usta, toplumun gözünden kaçan önemli bir gerçeği gözler önüne seriyor.
Ali Usta, genç yaşlarından itibaren zor bir hayatın içinde büyüdü. Maddi sıkıntılar, ailesinin geçim sıkıntıları derken, Ali’nin hayatta kalma mücadelesi başladı. Bu mücadele içerisinde ekmek kırıntısı toplama fikri aklına düştü. Başlangıçta, ekmek kırıntısı toplamak sadece bir ihtiyaçtı; fakat zamanla bu iş, Ali Usta'nın hayatının merkezine oturdu.
Her gün sokakları dolaşarak, çöpleri kontrol ediyor ve insanların masa başında bıraktığı ekmek kırıntılarını topluyor. Yıllar geçtikçe, bu işte ustalaştı. İnsanların gözünde “deli” ya da “tuhaf” biri olarak anılmak yerine, birçok kişi tarafından takdir edilir hale geldi. Ali Usta, toplumun gözünde bir rol model oldu. Ekmek kırıntılarını toplarken, onun için bir anlam taşıdığını ve bu eylemin manevi bir huzur getirdiğini ifade ediyor. “Çok kişi bu durumu anlamıyor ama benim işim aslında başkalarına yardım etmek” diyor.
Ali Usta, yaptığı bu işle birlikte aslında yoksulluk ve israf konularına dikkat çekmek istiyor. Herkesin göz ardı ettiği bu basit ama anlamlı hareket, Ali’ye göre toplumsal bir farkındalık yaratma çabası. Belki de onun bu çabası, gıda israfına karşı bir duruş sergilemekte ve daha dikkatli bir toplum olmamızı sağlamada etkili olabilir.
Topladığı ekmek kırıntılarını, sokaklarda karşılaştığı hayvanlara ya da ihtiyaç sahiplerine veriyor. Bu hareketi ile yalnızca kendine değil, aynı zamanda çevresindeki insanlara ve canlılara da katkı sağlamış oluyor. Ali Usta, “Bu dünyada hiç kimse aç kalmamalı, bu yüzden elimden geldiğince bu şekilde yardım etmeye çalışıyorum” diyerek amacını açıkça ifade ediyor.
Ali Usta’nın hikayesi, sadece bir erzak toplamaktan daha fazlasıdır. İnsanlara ilham veren, toplumsal değerleri sorgulatan ve bir değişim yaratma çabasıdır. O, kendi içindeki azmi ve yardımseverliği ortaya koyarak, sadece kendisi için değil, herkes için bir örnek teşkil ediyor. Hayatında birçok zorlukla mücadele etmiş olmasına rağmen, olumlu bir bakış açısıyla hayata tutunan bir karaktere sahip. Bu hikaye, toplum olarak ne gibi değerlere sahip olmamız gerektiğini sorgulamamıza yol açıyor.
Sonuçta Ali Usta'nın ekmek kırıntısı toplama hikayesi, belki de büyük bir yaşam felsefesinin dışavurumu. Çevresindeki insanların hayatlarına dokunarak, onların hayatlarının daha iyi olmasına katkıda bulunuyor. Kendi iddiasıyla, “İnancım gereği, bu dünyadaki herkesin kıymetini bilmemiz gerekir. Ben sadece ekmek kırıntısı topluyorum ama aslında sevgiyi paylaşıyorum” diyerek yaşamakta olduğu maneviyatı ifade ediyor. Böyle bir hikayeye sahip olan Ali Usta, insanlığın unutkanlığına karşı bir hatırlatma niteliği taşıyor. Düşünmemiz gereken belki de bu basit ama bir o kadar da derin mesaj, toplumda daha fazla dayanışma ve yardımlaşma ruhunu yaymak olacaktır.